13 Aralık 2011 Salı

Çocuğum


Gökyoluna çıkmaya sevdalıydı iki sarmaşık
Toprak sertti, taşlıktı tutunacakları dal yoktu
Ne çileler çekildi buluşmak için
Hapisler, işkenceler, parasızlık bir de dışlanmışlık,

Beklenmedik bir bahar sürgünü gibi
Üzüm gözlerin sincap ürkekliğinle girdin hayatlarına
Yeni bir ülkeye ayak basmış kâşif gibiydin
Şaşkın ve meraklı

Şanslıydın
Yaşam alanın oldu sevginin sarmaşık kolları
Kaynakların gözünden aldın pınar suyunu
Doğanın sofrasından seçtin özgürce fesleğen kokunu
Yakamozlanan gökyüzünde buldun yıldızını

Çocuğum
Bu orman acımasız
Bulandırma pınarının suyunu
Yalancı sarmaşıklara uzanmasın dalın
Kokun korusun seni türlü sinekten
Üfleyerek iç çayını
Sakın kendini ihanetten

Ekim 2011

Baba Evini Ziyaret


Şurada bir hasır olurdu üstünde kilim
Betonda asma yapraklarının oynaşan gölgesi
Duvarın üstünde tembel tembel esneyen bir kedi
Ya kese kâğıdı çirişler, ya da bir şeyler ayıklardı babanın iri sakin elleri         
Dallarda ayvalar narlar başına değdi değecek
Avluda sevilmeye hasret yalnız bir çocuk.
Mutfaktan annenin sesi gelirdi hep öfkeli

Artık duvar diplerinde fesleğenler yok
El atıldığında kokusunu cömertçe salacak
Çeşmenin kurnası susmuş
Karşılamıyor merdivenden inenleri
Duvarlar çökmüş
Ağaçlar kuru
Ama avlu, şimdi daha huzurlu

DUA


Bir ses oldum sessizlere eş oldum
Defterine elif elif düş beni

İplik oldum kökboyandan renk aldım
Tezgâhına ilmek ilmek kur beni

Sarıçiçek olup gökyoluna sürüldüm
Arı olup öz balına kat beni

Depremine tutuldum divane oldum
Gönül terazine al tart beni

Emrah’ın dağından düşmüş cevherim
Oduna tut erit, örsüne al döv beni

Bin bir çileden aldım demimi
Hamuruna maya maya kat beni

Göç yoluna düştüm perişan oldum.
Kervanına dost dost diye al beni

Yaprak oldum yar dalına tutundum
Seherde çiyin çiyin sar beni

Demelerden ılgın ılgın süzüldüm
Mecnun kadehinden dua dua iç beni
                                          Kasım 2011

Gökkuşağı

Bugün doğum günüm
Mavileşmiş umut
Yeşillenmiş huzur
Kırmızıya dönmüş tutku

Gökkuşağın oldum gülüm
Yola çıktım sana doğru
Bir dilek tut
Hasretin bitti
                               (1.12.2011)

Bir yalnızlık hikayesi


Aklını çelen yalancı baharlardı
Bastırılmaya alışık
Açığa çıkmaya muhtaçtı
Duyguları

Bir sabah baktı kara buğu dağılıyor
Ilık nefesiyle okşuyor başını geleceğin taşıyıcısı
Umutlandı
Zamanıdır dedi zamanı

Damarlarına yürüyünce toprağın kanı
Dallarına güç geldi
Gözleri çiçeklendi
Kuşların diline düştü neşesi

Fırtınalarla geldi yeşilin düşmanları
Çöktü üstüne bir kâbus, zorba mı zorba
Dağıldı bereketli duyguların harmanı
Döküldü umutları

Yalnızlığa, yalnızlığa düştü kolları